Bu röportaj, BiZ Gazetesi'nden direkt olarak alınmıştır. (1997)
Geçen Cumartesi, Bir '48 Mezunumuzla Sohbetteydik... Muvaffak Kavrar En Eski Mezunlarımızdan. Ailecek Gerçek Bir TAC'li Olan Kavrar Ailesi, BiZ : Ekibini Evlerine Kabul Etti. Fazla Laf Kalabalığı Yapmadan Konuya Girdik. Eşi Aliye Kavrar da biz' e katıldı.
BiZ : Bizi kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Ne zamandır eski bir mezunla sohbet etmek istiyorduk. Aslında bu bizim ilk röportajımız. Adresinizi kütüphanede görevli gelininizden aldık.
M.K. : Ben kesinlikle bu eski lafını kabul etmiyorum, üstüme alınmıyorum. "Kıdemli" desek daha uygun olur. Ne de olsa 68 yaşındayım.
BiZ : Orası kesin... Sanırım ailedeki tek TAC'li siz değilsiniz.
M.K. : Tabiki hayır. Ben üç oğlumu da orada okuttum. İnşallah torunumu da oradan mezun edeceğim.
BiZ : En son ne zaman okula geldiniz?
M.K. : En son geldiğimde öğrenciler halka yapmış, öğretmen-öğrenci maçını izliyorlardı. Çok duygulandım. Ondan önce birçok mezun toplantısına katıldım. En küçük oğlumun mezuniyetinde de onun cübbesini giydim, şöyle bir dolaştım.(Oğluyla kendi fotoğrafını göstererek)
BiZ : Gerçekten çok güzel. Peki herhangi bir fark gördünüz mü, yani öğrenciler arasında ?
M.K. : Tabi canım, onlar yeni nesil. Artık Türk Musikisi dinlemiyorlar ama o eski kaynaşmanın havası vardı. Onun dışında okulun kolay kolay bozulacağını sanmıyorum. Aman abilik-ablalıktan vazgeçmeyin!
BiZ : Biz de bu konuda elimizden geleni yapıyoruz. Ama ne yazık ki bazıları destek değil köstek oluyorlar!!
M.K. : Yazık, biz hep desteklenmiştik. Çünkü TAC'de sadece lisan öğrenilmiyor. Bu düşünce son derece yanlış. Bir TAC mezunu hadise ve durumlara farklı gözle bakar. Bunu bir üstünlük olarak göremek te yanlış çünkü bu gittikçe komplekse dönüşür, sadece bir farklılık olarak görülmeli.
BiZ : Bir çok kişi yatılının kalkmasıyla okulun kaderinin değiştiğini savunuyor, siz ne düşünüyorsunuz?
M.K. : Orasını ben bilmem ama büyük bir eksiklik olduğu kesin. Neden TAC bütün Türkiye'ye hizmet etmesin? Biliyor musunuz, sizi okula ben kabul ettim.
BiZ : (Biz bu laftan pek birşey anlamadık, sadece gülümseyerek...) Çok teşekkürler ama nasıl yani?
M.K. : Ben TAC Mezunlar Cemiyetine birkaç yıl başkanlık yaptım. MR. Roberson'un zamanında... Baktık hep erkek dolu, neden kızlar da olmasın? Benimle çok alay ettiler, "Senin kızın yok ki, niye isteyesin?" diye. Oysa ki en iyi erkekleri anneleri yetiştirir, biz onları ihmal ettik.
BiZ : Ne zaman mezunlar cemiyetine katıldınız?
M.K. : İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra Mersin'e döndüm. Büyük bir dostluk içerisindeydim. Okula gibip bir sınıf taleb ettim. Geceleri İngilizce dersi verecektim. "Tarsus küçük yer, tutmaz" dediler. Oysa ki öyle bir tuttu ki sonradan Mersin'de Yabancı Diller Yüksek Okulu'nu açtık. Sonra Mezunlar Cemiyeti'nden teklif geldi. O zaman cemiyet tam olarak kurulmamıştı zaten, para yok... O yüzden İstanbul'dan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'ni ve Robert Koleji'ni davet ettik. Cemiyet yararına konser verildi. Okul yine tutmaz dedi, yine yanıldılar. (Bileti göstererek)
BiZ : Başka ne tür faaliyetler oldu?
M.K. : Birçok şey, burslar verildi, Folklor Festivali'ne İspanya'dan gruplar bile çağırılmıştı. O zamanlar okulun kötü bir imajı vardı, bunu fiilen düzeltmek gerekiyordu. biz: bu hizmetlerin karşılığında iltifat gördük. Halen okuldan şükran mektupları gelmekte. Ayrıca bir TAC mezununun gördüğü itibar tartışılmaz.
BiZ : Peki ya şimdi, okul-aile birliği ve cemiyet nasıl?
M.K. :. : Şimdi hepsi antika adamlar, kapalı için bile bizim cesaretlendirmemiz gerekti. Öncelikle hepsi paracı oldu. Hepsi para babası. Tek tesellimiz sizi orada görmek.
BiZ : Evet, taksitlerden en çok yakınan ailelerimiz oluyor. Neyse ki iki yılımız kaldı diye şükrediyorlar...
M.K. :. : Okula gittiğimde birşey daha dikkatimi çekti. Bahçeyi daraltmışlar. Futbol sahası da gitmiş. Ben orada çok baseball oynamıştım. Yazık, ziyan ediyorlar. Karşı çıkmalısınız!!
BiZ : Kesinlikle, daracık yerde öğretim olmaz!!
Muvaffak Kavrar bizi çalışma odasında davet etti. Bir dolap sadece TAC plaket ve eşyalarına ayrılmıştı. Bize anı olarak bu bileti verdi. Artık müsaade isteyip, yeniden görüşmek üzere dileklerimizi ileterek oradan ayrıldık. Gerçekten çok teşekkürler.